Tarihimizde kayda geçmiş çok enteresan şahsiyetler var. Bunlardan biri de yanda fotoğrafı bulunan Şair Eşref. Hepimizin bildiği büyük ney ve hiciv üstadı Neyzen Tevfik'in kendisine hoca edindiği Şair Eşref. Sizi kitabiyat bilgisiyle meşgul etmeyeceğeim. Benim derdim Şair Eşref'in mezar taşıyla..
Osmanlının son demlerinde çeşitli ilçelerde kaymakamlık görevinde bulunur Şair Eşref. En son Gördes kaymakamlığı görevindeyken dayanamayıp gördüğü yolsuzlukları şiire döker. Bu hadise kendisine pahalıya patlar ve hapse atılır. Birkaçta sürgün yedikten sonra namı her tarafa yayılır "Hiciv Üstadı" diye. Birçok eseri mevuct tıpkı Neyzen Tevfik gibi. Dilden dile dolaşan hiciv kıssaları da cabası.
Yaptığı iş sayesinde bence bu denli önemli birisi olmasına rağmen, belki de unutulma korkusunun zirve yapmasından dolayı mezar taşım çalınmasın diye aşağıdaki şiiri yazmış:

Kabrimi kimse ziyaret etmesin Allah için
Gelmesin, reddeylerim billahi öz kardeşimi,
Gözlerim ebnâ-yı âdemden o kadar yıldı ki,
İstemem ben fatiha, tek çalmasınlar taşımı...
(ebnâ-yı âdem: insanların aşağılıklarından)
İşin enteresan tarafı bu şiirden sonra başlar. Şairin mezar taşı vefatından sonra kabrinin bulunduğu Kırkağaç'tan defalarca çalınır. Bu da belki Şair Eşref'in en büyük oyunudur bizlere. Şiiri okundukça mezar taşına bakılır yerinde mi diye, yoksa tekrar tekrar hatırlanır. Ama Şair Eşref'in mezar taşının çalınacağını hissetmesi de enteresandır: (bir karikatürde okuduğum gibi:) Eşref;sen şair değilmişsin, besbelli kahinmişsin...
8 yorum:
Hiciv Üstadı dedik ya, bir tane en hafifinden sunalım:
Sultan Hamit zamanında Mısır'ın büsbütün elden gittiğini şu kıt'a ile hicvetmiştir: ,
Vakit, fırsat gözetir şah-ı cihan
Tutar elbette elinden kaçanı
Gene sahip olur inşallah
Mısır'ın elinde kaldı koçanı...
Iyi niyetli olanlarindan her zaman lazim aga, yoksa hicvedilebilmesi gereken iyi niyetli bile olsa hicvedilmedikce hicvedilecek durumlar eksik olmaz, ayak denk aldiran boylesi muhteremlere her zaman gereksinim duyar her toplum.
Guzel paylasiminiz icin tesekkurler.
Ebna-yi adem, adem ogullari (insan oglu) anlamina geliyor esasen ancak siirin butunselligi acisindan sizin verdiginiz anlamla da yorumlanabilir.
katkın için teşekkürler.
Çok ilginç bilgiler bunlar..
Teşekkürler...
Aslen Hiciv denince benim aklıma gelen ilk isim Nefi'dir ..
Hicivlerinde zekâsını konuşturur ..
Dönemin müftüsüyle aralarında geçen bir atışmanın akabinde;
"Müftü efendi bize kâfir demiş.
Tutalım ben O'na diyem müselman.
Lâkin varıldıktan ruz-ı mahşere,
İkimiz de çıkarız orda yalan."
Lafı gediğine oturtmuştur adeta ..
Söylenecek tek şey "Helal olsun" dur.. :)
Ebnayı adem-beni adem-in çoğuludur..aşağılık olan -deni-kelimesidir.densiz,seviyesiz manasına...
Yorum Gönder