Ten Renginde Sorular!
Konu nasıl oraya vardı bilmiyorum ama 'İlk insan Adem Babamız' deyince ben, öğrencilerimden biri parmak kaldırıp Allah'ın Adem Babamızı nasıl yarattığını sordu. Ne tür bir cevap vermem gerektiğini düşünürken, sahnedeki acemi boksör gibi beklenmedik ikinci bir kroşe ile karşılaştım; bir diğer öğrencim: Peki o zaman Allah'ı kim yarattı? diye soruverdi.
Doğrusu bu sorulara cevabım en basitinden bile yoktur. Çünkü her konuda olduğu gibi bu konuda da çocukların bilgiye kendilerinin ulaşmasını sağlayacak ipuçları vermek bana düşen, öğretmen olarak. Derdim o değil de asıl şu: Çocuklarım henüz daha ilkokul ikinci sınıfa gidiyorlar ve ben vereceğim ipuçlarını ilkokul ikinci sınıfa giden çocuk seviyesine indirgemem gerekecek! Gel de ayıkla pirincin taşını!
Her ne kadar çocuklarımın sorduğu sorular bana zor gelse de, hoşuma da gitmedi değil. Çünkü çocuklardan beklediğimiz sadece ve sadece 'Soru sormaları?'. Özellikle de böylesine güzel soruları sormaya cesaret etmeleri!
Bendeki sorulara gelince; Tolstoy'un Savaş ve Barış'ında karşılaştığım bir cümle, üniversite yıllarında sorduğum sorular için bana kılavuz olmuştu. Şöyle diyordu Savaş ve Barış sahibi: 'Özgürlük, kişinin karakterinin olgunlaşıp, kendini bulması sürecinde ortaya çıkan bir problemdir.' Buraya yazarsam uzun sürecek tahliller yapmıştım kendi adıma 'özgürlük' hakkında. Tek dileğim, benim sorduğum sorulardan kat kat fazlasını yetiştirdiğim çocuklar sorabilsinler, cesaret edebilsinler!
0 yorum:
Yorum Gönder