Senin Öldürdüğün Kaç Kelimen Var?

, , 2 comments
Her şeye bir ömür biçilmiş. İnsanlara, devletlere ve canlı ya da cansız diğer varlıklara. Cansız olan bir şeyin ölümü bize biraz garip gelebilir ama bu muhakkak. Kullanım tarihi geçmiş olan nesne ölüm yolculuğuna çıkar ve yok olur. Onun için bir tören düzenlemesek bile içsel bir ayin eşliğinde farkında olalım ya da olmayalım yolculuğa uğurlarız. Benim bahsedeceğim ölüm ise biraz farklı olacak. Kelimelerin, kavramların ölümü. Aslında kendi mezarını eşeleyen bir adamın ölümü gibi, dönüp dolaşıp seni bulacak olan bir ölüm...



Herhangi  bir kelimenin hayatını tıpkı insanlarınki gibi üç evreye ayıralım. Doğum, gençlik ve ihtiyarlıktan sonraki ölüm. Bir kelime herhangi bir ihtiyaca karşılık olarak doğar. Mesela lisede ikilemelere verilen örnek hep aklımda kalmıştır: Şırıl şırıl kelimesi, doğadan bir yansıma şeklinde insan diline girmiştir, doğmuştur. Sonra gençleşir ve kullanımı artarak yaygınlaşır. Her konuşmada geçmeye başar. Daha sonrasında ise yerine kullanılacak yeni kelimeler doğdukça  yaşlanır ve bir zaman sonra ölür, unutulur. Sadece mezar taşından hatırlanan insanlar gibi herhangi bir lügatta yer alır.

Bir kelimenin ortalama ömrü ne kadardır sizce. Filoloji hocaları bu konuda ahkam kesebilirler bol bol. Bir ortalaması var mıdır? Sanmıyorum. Yine liseli yıllarda ezberlediğimiz: "Alper Tunga öldi mu?/Öksüz acun kaldi mu?" şiirinden bile yola çıkarak bir kelimenin ömrünün ne kadar uzun olabileceğini görebiliriz. Diğer taraftan Cemil Meriç'in kitaplarında neredeyse her sayfasında rastladığımız "istihsal" kelimesinin ise şu an aramızda olmadığını da hatırlatayım. Cemil Meriç daha seksende vefat etti, uzak değil.

Doğumu ve ölümü doğanın bir kanunu olarak kabul ederiz ve deriz ki doğana ve ölene karışma, denge bozulmasın. Ama bunu kelimeler için söyleyemeyiz. Çünkü kelimler bizim, yani toplumun kimlikleridir. Her kelimede yatan anılar, sevgiler, nefretler vardır. Özellikle internet dilinin gerçek dilimizi yok etmeye kalktığı şu devirde kimliğimizi yitirmemek için daha dikkatli davranarak, kelimelerimize sahip çıkmalıyız. Son söz olarak: Ölümü elimizde olan kelimelere merhametsizce yok oluşlarını izlemek, millet olarak bizim yok oluşumuzu başlatır. Belki başlatmıştır bile!

2 yorum:

m d dedi ki...

Kelimeler oluyor, dilimiz oluyor en onemlisi benligimiz oluyor. Turk denildiginde farklilik arzetcek hicbir seyimiz kalmamis ki dilimiz kalsin..

H.D.A dedi ki...

Dilimizin gidişatına dair kaygıları çok güzel özetleyen bir yazı .. Takdir edilesi ..
Toplumların can damarları onların milli kültürleridir ..
Milli kültürün korunmasında dilin önemi yadsınamaz ..
Dilimize sahip çıkmak,onu hakkıyla,anlının akıyla yaşatmak,öldürmemek bizim elimizde aslında ..
Tamam bu çok kolay olmayabilir ama kolay olan ne var ki şu hayatta?
İnternet yada msn dili denen şu saçma sapan oluşumdan başlanmalı ilk olarak ..
Bişekilde engellenmeli bu..
Aksi halde bir 8-10 yıl sonra durum çok daha vahim olabilir ..

Saygılar ..