Akşam ezanı minarelerden, çöken karanlıktan ürkmememiz gerektiğini haykırdıktan sonra; bir anda anlayamadığım bir koku, Bursa şehrindeki kıyı semtimin havasını nefes alınmayacak hale getiriyor.  Ne zamandır bu hal devam ediyor sorusuna cevap veremediğimden dolayı mevcut kokunun çoktandır ciğerlerimi ve diğer nefes organlarımı şenlendirdiği ortada.
   Ezanın ardından, nefes almayı bile zorlaştıracak ağırlıktaki kokunun neden kaynaklandığını, komşu fabrikada stajını yapmış kardeşim, haber verdi: 'Abi, akşamları fabrika bacasındaki kirli havayı temizleyen filtreyi bizim fabrikada da çıkarırlardı!' Ha anladım kardeşim, bizim yanıbaşımızdaki Yeşim Fabrikası, Gürsü Sanayi Bölgesindeki tekstil fabrikaları, ve Kestel Sanayi Bölgesindeki bilumum fabrikalar geceleri havanın ırzına geçiyorlar. Bize nefes aldırmayanlar demek bunlar?

Üç büyük güç vardı memlekette: Yasama, Yürütme ve Yargı! Sonra dördüncüyü eklediler "Medya" diye. Hatta en güçlüsüdür dediler medya için. Medya önce gazete ile doğdu, yazılı idi, sonra sözlü medya oldu radyo vesilesi ile, ardından da görsel medyaya döndü televizyonla. Her doğan bir öncekine rağbeti azalttı ama yok etmeye gücü yetmedi. Buna rağmen sonradan doğan her medya organı çok daha  kapsamlı, çok daha etkili ve tesirli oldu.

Medya böylesini büyüyüp serpilirken, yeni bir tomurcuk verdi : Sosyal Medya. Şu an karşınızda duran bu tomurcuk öncekilere rahmet okutur özelliklere sahiptir.